dün gece saatlerce ç. ile konuştuk. bir sürü ve bir sürü şey üzerine, eski zamanlar üzerine, ankara üzerine, taşra üzerine... ben konuştum ve biraz da ağladım, sensizlik üzerine. konuşmamızdan geriye loop'a aldığım birkaç şarkı kaldı, bir de senin kafa netliğine dair düşünce kırıntıları... konuşmuşsunuz ya birkaç hafta önce, yarım yamalak anlattı, sen demişsin ya işte "bir sürü asistan kız.." filan... nasıl? mesela bu kafamda dönüp duruyor, nasıl söylemişsindir böyle bir şeyi, söylerkenki ses tonunu hayal etmeye çalışıyorum, ben aklımdan geçiremezken başka hiçbir kimseyi, sen nasıl dile getirebildin, nasıl da "herkes kendi yoluna bakar artık" diyebildin. titriyorum, ellerim titriyor, hasta edeceğim kendimi, bundan korkuyorum. eski fotoğraflara bakıp durdum, senin yüzüne bakıp durdum. hiç mi sevmedin beni?
bazı şarkılarda alkol tadı var.
dün o kadar çok içtim ki, öyle alkol kokuyordum ki hatta, aklıma muddy waters'ta tanıştığımız o uzun saçlı, kollarında aile büyüklerinin dövmesi olan o adam geldi, hani bir gün ayakkabılarıma iltifat etmişti. o adamla konuşurken keskin bir alkol kokusu almıştım, hiç unutmadım çünkü öyle karakteristik bir şeydi ki. o kokuyu aldım işte kendimden. sana anlatsam anlardın.
artık okuyabileceğin yerlere yazmayacağım bu garip mektupları, sildim yazdıklarımı da. sana bir şeyler anlatmak istediğimde karşımdaymışsın gibi hani. niye gittin ki, neden gelmedin ki. her cuma, yine sürpriz yapıp gelirsin diye öyle çok bekledim ki. o beklediğim milat günü hiç gelmedi. bazen seni haklı çıkarmak için yaşıyormuşum gibi geliyor. hani demiştin ya "şimdi otur kazanamayacağın sınava çalış hadi". bir de şey demiştin, "beni çok özleyeceksin, keşke burada olsa da kavga etsek diyeceksin."
senin kehanetlerini yaşamak istemiyorum artık, ama keşke burada olsan da kavga etsek.
keşke sen de beni unutamasan. benim kadar ağlayıp üzülme yine de. istemem bunu. ama beni unutmasan, unutmamış olsan keşke...
seni çok özlüyorum, eski günleri çok özlüyorum, bana yaşattığın bütün bu trajediye rağmen, ama hayatta neler var değil mi, böyle harap etmemeli insan, kendine bahşedilmiş bir canı bu kadar hırpalamamalı, ama bu kadarmış işte direncim, paramparça oldum artık ben...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder