13 Aralık 2024 Cuma

bugün neredeyse mutlu uyandım. seni rüyamda görmüştüm. konsere mi gidiyorduk ne, sanki bir bira paylaşıyorduk. eski günlerdeki gibi. sonra gündelik şeyler işte, senin parçalarını taşıyan o belirsiz bulutlar dağıldı yavaş yavaş, geriye sensiz bir gün ve azap kaldı yine.
benim sanki hala tek mesaim sensin.
şule öncü şunu demiş: "hastalığını hastalanmadan iyileşmeni iyileşemezsin." ama bende olan şey sadece "sen" hastalığı hala. iyileşme belirtisi göstermiyorum henüz. sahi sen iyileştin mi?
yazdıklarını okudum, bir şeyler ve bir şeyler hakkında. seni yine özledim. sonra flört'ten "bir tek sen gelmedin" açtım.
birbirimize ayıplar ettik. ama bazı şeyler çok koyuyor hala bana. benden vazgeçebilişin, en çok.
isterdim ki biz değişmeden, dünyalarımız değişmeden, başka insanlara dönüşmeden, gel, gel, gel artık..

"benimki bir beklenti değil
gökyüzü mavidir değişmez"

13 Ekim 2015 Salı

atesten kaca kaca, atesle oynamayi ogrendim. [belki.] aslinda karmasik olan bir sey yok, insaniz, ve bu yuzden, esyanindogasigeregi yani, kotuyuz de. guzelliklere bu kadar sasirip, onlardan gozumuzu alamayisimiz ondan. olur da yakalarsak onlari, saklayip yasatmakta bu kadar beceriksiz olusumuz, korkumuz, ondan. acimasizligi buyurken ogrendik, gerektiginde, sepsert bir kaya gibi sessizce durabilmeyi de. gerektiginde, kirariz dokunan elleri. her sey degisir, rollerimiz de. hic diye bir sey yoktur, mutlak diye bir sey olmadigi gibi, ve sihir olmez, ama bizim bakislarimiz degisir, gozumuzdeki piriltilar sonuverir bazen, artik onu goremez oluruz.. [sihirleri kaybetmemek dilegiyle.]

9 Ekim 2015 Cuma

"aslinda benziyoruz, mesela.." diye arayip durmak bir yana, bir benzerini karsinda buluverdiginde, nolur ki sonra, "iyi ki karsilasmisiz" dediginde?

1 Ekim 2015 Perşembe

chet baker'dan my funny valentine caliyor ve ben biraz gozyasi dokuyorum; aslinda onun sesindeki duruluk -daha guzel kelimeler vardir muhakkak ifade edecek ama ben bulamiyorum iste simdi- bunu biraz hak ediyor.. ilginctir, bazen, bazi sarkilari dinlerken sunu diyor insan: daha once bu kadar huzunlu hicbir sey dinlemedim. dinlediginiz sey sahiden de o an icin dunyanin en huzunlu seyi oluyor ama. garip, anlik bir tamamlanmislik. sanirim bunun icin biraz gozyasi dokulebilir.

24 Haziran 2015 Çarşamba

oyle kisir bir zamandan geciyorum ki, guzel cumlelerim yok, herhangi bir heyecanim yok, ve guzel muzikler, sevdigim insanlar da yok yanimda. hem ac gibi, gordugum her alintiya filan bana her an hayatin anlamindan bahsedebilirmis gibi saldirir haldeyim bu ara. komik. dusunmek istiyorum. belki ilk defa, dusunmemekten daha da fazla. baska hicbir isle mesgul olmadan, dusunmek. okumak. dinlemek. zihnimde bir yerden cikip, bir yere gitmek istiyorum.

bu ara yavas yavas anliyorum degistigimi, degisiyor oldugumu. gecmise bakip hayiflanmak, artik hicbir manasi olmayan tarihi gecmis ihtimalleri, oteki hayatlarimizi dusunerek uzulmek sacma geliyor mesela. bunu ifade etmeye calistigimdaysa, beklenmedik bir sekilde yanlis anlasildim ama ne yapalim, bunu kavrayabilmek icin de fazlaca uzulunmesi gerekti benim acimdan. onumuze bakmaliyiz. baska caremiz de yok. su an hic yok. yapilacak oyle cok sey var ki. buna vaktimiz yok. hem artik biraz utanc verici degil mi butun bunlar.. bugun aklimdan bunlar gectiginde sunu dusundum ardindan: sanirim supheciligimi annemden, israrciligimi ve prensipli olmayi ise (en azindan level 1 prensiplilik diyelim) babamdan aldim.

kendime guzellik yapip (ya da uykumdan mi calip) radiohead dinledim butun aksam. cok ozlemisim, haberim yok.