21 Ağustos 2011 Pazar

pretend that you owe me nothing, and all the world is green. we can bring back the old days again, when all the world is green.


 "Yeah. I know what you mean about wishing somebody wasn't there though, It‘s just, usually, it‘s myself that I wish I could get away from. Seriously, think about this. I have never been anywhere that I haven't been. I've never had a kiss when I wasn't one of the kissers. You know, I've never, um, gone to the movies, when I wasn't there in the audience. I've never been out bowling, if I wasn't there, making some stupid joke. That's why so many people hate themselves. Seriously. It’s just they are sick to death of being around themselves. Let‘s say that you and I were together all the time, then you'd start to hate a lot of my mannerisms. The way...the way every time that we would have people over...I'd be insecure, and I'd get a little too drunk. Or...the way I tell the same stupid pseudo-intellectual story again, and again. Y'see, I've heard all those stories...So of course I'm sick of myself."
okul başladı. hatta dönemin ilk sınavını cuma günü verdim ve ardından bütün haftasonum bir kez daha odamda "insanın sosyal bir varlık olduğunu" reddetmekle geçti. iki günde toplam 23 saat kadar uyudum, zorunda kalmadıkça popomu sandalyeden ayırmak konusunda çaba göstermedim, gerekli gereksiz bir sürü şey izledim. before sunrise'ı ilk izlediğim günü düşündüm ve o zamanlar filmin bana kimi, neyi çağrıştırdığını. sonunda leyla ile mecnun'a bulaştım, ki bırakamayacağım sanırım; türk dizilerine istisnasız antipatim olsa da yönetmeninin onur ünlü olduğunu da görünce dayanamadım artık. iyi de yaptım.

çok garip günler geçiriyorum. bir şeylere hakim olmaya çalışıyorum. aklıma, hayatıma, ve ona yapacaklarıma. bazen olamıyorum. bazen artık dayanamıyor ve şeyda'ya göre olmayan şeyler yapıyorum. buna eskiden sadece kötü bir şey olarak bakardım. çünkü ben kimsem oydum işte, o olmalıydım, ayaklarım yere basmalıydı. evet, çok sıkıcı di mi? ama işte bu tam da bendim. ama artık, pek emin değilim. sınırlarımı ben zorlamazsam, ya da kimseyi cıvarına yaklaştırmazsam; nasıl bilebilirim ki, nerde başlayıp nerde bitiyorum? ve nasıl büyüyebilirim ki?

aslında bir kırılma noktası bekliyordum ya ne zamandır. sanırım o oldu.. azaldım. ve bunu kabullendim. tek başımayım, uzun zamandır öyleydim. şimdi biraz cesur olma vakti.