16 Ağustos 2014 Cumartesi

ben degisime inanan biri degilim. yani genel anlamda tabi ki, degisme ilerleme falan –sozde de olsa– hos seyler. ama kendi hayatim soz konusu oldugunda bildigin muhafazakarim ben. bu yuzden ne yeni arkadaslar edinmede ne de arkadaslardan ayrilmada iyi degilim. bu yuzden hayatim her sey icin minik yaslar tutmakla geciyor.

ilginc aslinda, bir suru insan oluyoruz seneler icinde, sanki degismek de degil de sayica cogaliyoruz. dusunsene, son bikac yilda kac kisi olduk. tanistigimiz her insanda bi baskasi olduk. hatta ayni insanda bile bi baskasi olduk bazen. butun bunlara alismak cok vakit aliyor benim icin. ben kabugumu ozledim. yalniz oldugumu kabul ettigim, kendimi bu fikre alistirdigim gunleri ozledim. onlardan baska hissetmenin yettigi gunleri.

en iyi arkadasim istanbul'a gidiyor cok yakinda. benim onumdeyse kendimi yine en kotusune hazirladigim koca bi belirsizlik. yine her sey dagilacak, tuzla buz olacak. belki sonra daha guzel bile olur kim bilir, ama ayni olmayacak iste. tek bi sey bile ayni kalmayacak. anilari da degistirir miyiz acaba zamanla. bilmiyorum.

yine insansiz kalicam. -kimsesiz degil, insansiz.-

6 Ağustos 2014 Çarşamba

“How could I know you fit my body like a glove? You’re destroying me. You’re good for me. You’re destroying me. You’re good for me. I have time. Please, devour me.”