20 Eylül 2013 Cuma

beraber dinledigimiz o sarkiyi dinliyorum simdi
beraber dinledigimiz icin sevdigim o sarkiyi
bir seylerin degismesine cok az kaldi
ben bunlari yazarken
biz de degisiyoruz sanki
aci taraflarini goruyoruz derinine indikce duygularin
koselerine carpiyoruz
ayirdina variyoruz koselerin birbirimizden uzakta
aci cekmeyi ogreniyoruz yeniden
ve onun butun karmasik silahlarini
yine benzemiyor oncekilerin hicbirine
cunku hep yenidir aci cekmek
ve henuz cok taze
ve hemen birakmayacak yakamizi,
zaman alacak olgunlasmasi
tenimizin birkac kat altina gomulup
her aksam her aksam
kanamamasi.

23 Temmuz 2013 Salı

Nedir bu
gecenin icinde
bu inim inim uzayan turku?
Bir ask turkusu olmali
ya da bir agit
ya da ikisi bir arada.
Ne diyorlar boyle hep bir agizdan Harabo Harabo?
Harabo'nun kotu oldugunu.
Dinliyor musun?
Evet.
Ne diyorlar, anliyor musun?
Biraz. Diyorlar ki, Gel benim basucumda bekle,
bu yasadigim yerler yasanmaz oldu.
Kimden soz ediyorlar dersin? Kime sesleniyorlar dersin?
Aliye Ramo koyunun uzumlerinden.
Aliye Ramo koyunun uzumlerine benzeyen memelerden
genc kiz memelerinden
bu arada Tanri'dan hem seytandan
ikisinden de medet umuyorlar
ya da ikisinden de umudu kesmisler
ve uzak bir ilden soz ediyorlar
Mardin belki
cunku bir satodan soz ediliyor
ya da ona benzer bir seyden
bir kuleden, bir handan
ve onun icindeki fidan boylu bir kizdan
O genc kizin bedeninden
kar eriten atesinden
kis gecelerinden
bahar gunesinden
bir kiz bir kiz ki
adi Aliye Ramo
hem bir kiz hem bir koy
bir turku ki hem insandan hem koyden soz ediyor
Baska nelerden soz ediyorlar?
Parildamayacak gunesten
soguk gunesten
koyundan, tokludan, dogacak kuzudan
ve sonra dagdan inen kurttan
Bu ne kis diyor turku bu ne bitmez kis
ne zaman gelip beni bulacaksin
ne zaman beni kurtaracaksin?
Kim soyluyor bu turkuyu? Kimin agzindan yakilmis bu agit?
Bilmiyorum. Dedim ya, bir kiz icin ve bir koy icin ve
goruyorsun hep bir agizdan soyluyorlar simdi.
Diyorlar ki, Yeter artik Harabo yeter artik
Ne diyorlar?
Baskasiyla evlendin Harabo bizi aldattin
koyunden kactin Harabo
yaban ellere gittin
Yeter artik Harabo Harabo
beni unuttun
beni unuttun
beni kendine kole ettikten sonra unuttun
Tanri bunlari yanina komaz Harabo
Harabo Harabo
ama sen gene don
seni bagislayanin ve sevenin kollarin atil
Harabo Harabo
oleceksin Harabo
kemiklerin kuruyacak kullerin yelde savrulacak
sabah yeli kullerini dogdugun topraklara geri
getirecek
sevistigimiz agacin altinda birikecek
Haraba Harabo yaniyor memelerim
Harabo Harabo kavruluyor kasiklarim
Harabo ulu daglarin yeli eser
Harabo bu yeller hic durmaz
icimdeki ates sonene degin.

Hic susmuyorlar.
Susmazlar. Sonu gelmeyen, her bittiginde yeniden baslayan bir turkudur bu. Gelmeden soylemislerdi bana. Butun gece devam eder. Hep ayni seyleri soyler gibiler.
Ne diyorlar?
Deyola, diyorlar, ben olumden korkarim
korkmam dersem de korkarim
gozden korkarim ulu kistan korkarim
senden uzak oldugumda
esen yelden korkarim
yagan kardan
uluyan kurttan korkarim
Ben olursem
sen don ve kaz mezarimi
cunku ancak sen bu karlari kureyip topraga ulasabilirsin
cunku ancak sen bu ulu kista kazabilirsin
kabrimi (kabrimi, diyor)
Ve beni o tepeye ancak sen gomersin
Agac yoktur ki basima dikesin
Ziyani yok
karlar erir sen burda olursan
bir agac bul dik dumduz olmus mezarimin basina dik
delaylo oy delaylo
ne zalimdir kara kista gelen olum
ne zalimdir sevgiliden uzakta olum
helo helo doyamadim dudaklarina
oksayamadim seni diledigimce
teninden nasil ayrilirim senin
bu gece ne bitmek bilmeyen bir gece
ve kursun sesleri geliyor delaylo delolo
pencereden baktim kar basladi
uzakta
yuksekte
karlarin ortasinda
yapayalniz
yapayalniz gibi
bir cira alevinde
bir cira alevinin isli isiginda
Karanlikta
olmek istemem sensiz
olmek istemem delaylo delolo...

Sustular mi?
Evet. Birazdan yeniden baslamak uzere.
Baslayacaklar mi, dersin?
Sanirim.
Ne kadar surer dersin?
Butun gece. Butun bir kis boyu (belki).
Nicin soyluyorlar butun gece, butun kis boyu,
bu bitmez turkuyu, bu aci agiti?
Cunku.
Bizim yaptigimiz gibi mi demek istiyorsun?
Belki...
Evet...
Hic suphesiz...
Aynen.

19 Temmuz 2013 Cuma

neyse ki parcalarimi toplayan arkadaslarim var.

30 Haziran 2013 Pazar

kelimeleri zar zor bulup hizaya sokuyorum. bir yabanci yaziyor sanki yazdiklarimi.

icim bombos. acidan, agirliktan kotu bu. bombos. boyle oluyormus demek ki nicedir unuttugum o hiclik. degil gecmis, degil gelecek, tutunacak bir insan isminin kalmamasi. kendininki dahil. boyle oluyormus. kendi ismin de olsa olsa bir hayalkirikligi cunku. yari yolda kalmayi aliskanlik edinmis. her zaman imkansiz mutluluklar aramayi ve her seyin sonunda felaketlerin ortasina dusmeyi de. felaketlerden sonra dik durmayiysa hic becerememis. belki tek tesellisi, hala hissetmesiymis. hala taslasmamis kalbi korktugu gibi. hala inlermis aciyla. insanmis cunku. hala insanmis ve yas tutarmis. neyin yasi? olen anilarin ve hayallerin yasi. unutulmanin ve unutulacak olmanin yasi. iste boyle, boyle yikiliyormus korkudan varligini bile inkar ettigin kesinlikler. belki de kendi uydurdugun.

27 Mayıs 2013 Pazartesi

"Benimse ne gideceğim bir yer
Ne de özlediğim bir şey var
Öyleyse neden yazıyorum bu sözleri ona
Bu biraz sevdaya benzeyen, biraz da sevdasızlığa
Böyle gelişigüzel böyle kırık dökük
Sanki hiç kimselerin kullanmadığı bir gün kalmış bana."

19 Nisan 2013 Cuma

garip bir sey var. biz seninle yakinlastikca, aramizda buyuyen mesafeler var. boyle olacagini hic tahmin etmemistim. tanik olunmamis milyonlarca anim oldu simdi. tanik olunmamis ve yari-yasanmis. (ve yari-yasanmamis). nasil derin bilsen! ama gorunmez! nasil oldu da gormedin hicbirini ve etkilenmedin? aci cekmedin. sevmek, bencildir oysa. aci cekerken, aci cekmesini ister. mutlu olmasini degil. bir tek onu degil. bu yuzden melek olamayiz: melekler gercekten sevmezler kimseyi.

*and i was broke, without a smoke*

19 Mart 2013 Salı

tomris uyar alfabesi

Hata: Yaşam hatasızlığa dayalı olamaz. Bazen hatalar büyük keyifler bırakabilir. İnsan Hakları Bildirgesi’ne girmesi gereken bir madde bu. İnsan saçmalayabilmeli, hata yapmalı. Yapılmazsa da hayat bir şeye benzemez. Hele ilişkilerde.

8 Mart 2013 Cuma

baktigin gun soyle acik mi?

4 Mart 2013 Pazartesi

27 Şubat 2013 Çarşamba

yazalim yazalim. ne yazalim? o gunden baslayalim. kitaplara bakarken, elimi tuttugun andan. benim sana bakip gulumsedigim, seninse kitaplara bakmaya devam ettigin andan. ben hic tanimadigim o seyi hissediyorum. sana soylemiyorum. baska bir an: nehrin kenarinda duruyoruz. asagi bakiyoruz. sen dusmeyeyim diye –sanirim gercekten de dusecegimden korkuyorsun– beni belimden kavriyorsun. defalarca opuyorsun. o sirada bize sorsalar, zaman diye bir sey yok. sonra aradan sonsuz sandigim iki hafta geciyor nasilsa. ikinci yarisi birtakim kalp sikismalariyla gecen iki hafta. ve karsimdasin. hayatimda ilk defa, birini gordugumde, bu kadar ozledigimi fark ediyorum. belki ilk defa birini gordugume bu kadar seviniyorum. hissediyorum. hayatta oldugumu. hafifliyorum. ici olmus biri icin fazla bunlar. cok. sen bana sarildikca ben hepsini tasiyabiliyorum. oyle cesur oluyorum ki, hic konusmadigimiz seyleri soruyorum sana. gelecekten bahsediyoruz. gelecek, o an cok yakin gozukuyor gozume. cunku sen, iste, karsimda oturmus bana bir seyler anlatiyorsun. ve benim yine sonsuz butun simdilerim. dusununce bu gercek inanilmaz geliyor bir an, guluyorum. mutluyum. neden guldugumu soruyorsun, mutluyum diyorum, inanmiyorsun. simariyorum. bir seylerin cozuldugunu hissediyorum. sonunda hareket edebildigimi, eskiden felcliymisim gibi. yaralar, boyle iyilesiyor demek ki. biraz rahatsiz bir yerde, uzun uzun opusuyoruz sonra. orasi dunyanin en rahat yeri oluyor birden. kollarin simsiki sarmis beni. camlar ne zaman bugulanmis?

beni son kez opup otobuse biniyorsun. vedalasmamiza gerek kalmasin diye, seni bir daha gormemek dusuncesi geciyor o an aklimdan. birbirimize el salliyoruz, sonra sen, iyilestirdiklerinin yanina, hemen yanina, kocaman bir yara acip gidiyorsun. bana bakip gulumsuyorsun. ve ben o sirada kimbilir kacinci sigarami iciyorum.

16 Şubat 2013 Cumartesi



“This time he is close to her, he speaks to her. She welcomes him without surprise. They are without memories, without plans. Time builds itself painlessly around them. Their only landmarks are the flavor of the moment they are living and the markings on the wall.”

3 Şubat 2013 Pazar

mutlu edebiyat yoktur, demisti bana bir gun. bunu kimin yazdigini da soylemisti belki ama hatirlamiyorum. birkac yil once izledigim bir filmde; bir adamin mutluluk uzerine yazilacak cok sey olmadigindan bahsettigini hatirliyorum. mutlulugun bircok acidan koreltici bir duygu olduguna inanmam, bundan cok onceye dayaniyor tabi. ben mutlu degildim ama yine de koreldim. ustelik guclenmedim. asiri-duyarliliklarimdan veya sonsuz kuskularimdan bir sey kaybetmedim. sadece koreldim. icimdekileri guzel bir seylere donusturemedim, olanca sekilsizlikleri ve cirkinlikleriyle biriktirdim onlari. agzima kadar o kocaman, taslasmis cirkinlikle doluyum simdi.

butun gulumsemelerin altinda bir seyler gizli, butun gulumsemeler birer ortu. olu bir pazar gununde, bolca gulumseyen bir olu.