14 Eylül 2009 Pazartesi

sigara içenler genç yaşta ölür.

ellerimi kokluyorum. ellerim, saçlarım, üstüm başım fena halde sigara kokuyor. bir klişe olarak, hayatıma bir perdenin arkasından bakıyorum. sigara dumanıyla hayatımdaki çarpıklıkları örtüyorum. görmemek istiyorum. bilmemek. "cahillik mutluluktur" lafına inanasım geliyor. çimlerin üzerinde yuvarlanan o köpek gibi, denizin üzerinde süzülen martı gibi, basit ve yalın bir hayat hayal ediyorum. biz insanoğulları akıllı yaratıklarmışız, düşünebiliyor oluşumuz bir mucizeymiş. peki mutlu olamıyorsam bunların bana ne yararı var? hayatımız boyunca düşünüşümüz bir şeyleri basitleştirmek uğruna değil mi ki zaten? minimalist yaşamak istiyorum. annem gibi değil, annemin gülüşü gibi yaşamak istiyorum... her şeyin gün gibi ortada olduğu, şeffaf bir şey düşünüyorum. o şeye bir türlü ulaşamıyorum. "niye hep mutsuz görünüyorsun böyle?"... anlamıyorlar. oraya ait olmadığımı hissedebiliyor, ama anlam veremiyorlar. anlamadıklarını bildikçe de ben anlatamıyorum. artık hissettiklerimi ifade etme yeteneğimi de kaybediyorum, dahası, yalnızca denemekten bile vazgeçiyorum. çok hissederken tek olmak, yalnız olmak korkunç bir şey oysa. hissettiğinin iyi ya da kötü olması fark etmez. buna rağmen kendimi anlatmaya çabalamıyorum bile çoklukla. konuşasım yok, gördükleri ben değil bir başkası çünkü. mutsuzluktan çirkinleşiyor gibiyim, mutsuz ve güzel bir kadın arıyorum hafızamda, bulamıyorum. içimde bir şeylere yazık oluyor, avcumdan kum akar gibi bir şeyler yitiriyorum. aklımdaki güzel görüntüler biraz daha siliniyor, renkler artık seçilmiyor. cevapsız sorularım güçlerinin son haddinde bağırırken, ben, susuyorum. bir şeyler ters gidiyor. hayatı beklemekle özdeşleşmiş bana şaka olsun diye, zaman durmuyor da tersine akıyor. işte o zaman duman solumak istiyorum. yine son derece sigara kokuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder