3 Eylül 2010 Cuma

biraz da kendimi.. kendimi?

bugünlerde herkes danalar gibi yatadursun hala, benim yarın 08.30'da dersim var! bu geride bıraktığım yaz tatiline 'tatil' demeye dilim varmıyor zaten. kısalığını da geçtim de, ben kafamdaki her şeyin bokunu çoktan çıkardığımı, artık düşünmeye gerek olmadığını bir şekilde kendime kabul ettirip tertemiz bir zihinle başlayacaktım bu döneme, hehe. öyle diyordum. tabi karmakarışık kalakaldım her zamanki gibi. ama aslında bütün gün söve söve hocaların peşinden koşturup dursak da bana iyi geldi bu tempo sanırım. düşüncelerimin her an değişebildiği bir dönemdeyim. veya öyleydim - aslında, tam şu an, stabil gibiyim! uyku anını sevmemeye başladım mesela, uyku öncesi anı ya da; o an aklımdan geçenlerden nefret ediyorum. ki o sırf anlar için uykuya yatmışlığım var benim. bütün gün derste dikkatim toplanmış - kaşlarım çatılmış halde söylenenleri yakalayıp not almaya çalışmayı, ayakta durmaktan her yerimin ağrımasını falan tercih ederim sanırım o ana. geçen gün onun yüzünden, sırf onu alt edemeyişim yüzünden gözlerim şiş uyandım. ama alışıyorum galiba savaşmaya. biraz ateşim çıkıyor, titriyorum; sonra düzeliyorum. kafamın bir saniyeliğine bile boşalmamasını istiyorum, lütfen. boşaldığı anda bok gibi hissedeceğim yine. yalnız kalacağım yine. düşünecek bir şeylerim olsun hep, hep taşıyabileceğimin son haddinde sorumluluklarım olsun. olmadığı gün, sen gel.
"artık tam sopalıksın ama saçmalama, mutluluğu bekle ki gelsin! çılgın mısın? mutlu olmayı öğreniceksin şeyda, kendini mutlu etmeyi öğreniceksin biliyosun da aslında etik olmak zorunda değil tarzın da olmayabilir ama istiyosan ulaşırsın. biraz da kendini düşünür müsün artık?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder