16 Eylül 2010 Perşembe

normal değil bu; bu öfke, bunca lanet okuma hiç normal değil. öyle bir anlık sinirle söylenen sözler değil bunlar; şimdiye dek bir şekilde birikmiş kocaman bir nefretin dışavurumu; en küçük çatlaktan dışarı sızıp da, denizdeki dalgalarla birlikte kabarmayı bekleyen. nasıl da kolay dökülüyor ağzından hepsi; hayattaki beceriksizliğinin hıncını çıkarmak ister gibi! nasıl da kendinden emin, hiç pişman olmayacağından nasıl da emin.. ve nasıl da aptal böyle zamanlarda. bizden iyi olduğunu sanırken nasıl da eğreti duruyor bütün o sevimli hayalleri üstünde!


hala bu şeylerle savaşacak gücüm var mı gerçekten, bir şeyleri idare etmeye çalışarak geçirdiğimiz böyle günlerle? bize acımamak için geçmişten güzel anılar aramaya hala enerjim var mı? aslında burdan kaçıp gitmek istememin bir sürü sebebi var, ama aralarında en büyüğü sanırım onlara benzemek istemeyişim.. çünkü o zaman her şey biter. yaptığım hiçbir şeyin bu saçma salak evrende bir anlamı kalmaz, bütün kelimelerim yere düşer ve kaybolur. sonucu yenilmekse, direnişimin bir anlamı olmaz, duyuyor musun, ne yazık ki hiç olmadı. öylece oturup kalbimin taş kesilmesini izlemek istemiyorum artık.


arizona dream'de grace'in söyledikleri geliyor aklıma hep. ve aklımın bütün şehirleri teker teker düşüyor. "bacaklarımı sevdin mi? ben onlardan nefret ediyorum. ellerime bak. bunlar benim ellerim değil; onun elleri.. sadece bekle, bir gün uyandığında baban gibi olacaksın. sadece bekle. bundan kaçabileceğini sanıyorsan, aptalsın demektir.. sonunda tamamen ona dönüşmeden önce kendimi öldüreceğim."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder