12 Haziran 2014 Perşembe

garip sey, durup durup nukseden bir hastalik gibisin. garip sey, ismini gormeye bile tahammul edemedim yine. (tanidigin kimseyi tanimamis olmayi dilerdim.) iki gun once icimden ismini soyledigimde cok uzak gelmisti oysa. sana isminle seslenmek? sanki binlerce isik yili uzakta bir gezegende yasanmisti butun olanlar. garip sey, bu koca yuku her gun tasiyorum ve kimseye anlatamiyorum. denemedim degil, ama yarari da yok. "boylesi daha iyi", "zamanla gececek," dedi herkes dunyanin butun kucuk ve olagan felaketlerinden birinden soz ediyormusuz gibi. (ve her defasinda onlari haksiz cikaralim istedim.) zaman. sence de oyle mi? sana tek bir bosluk bile birakmadan asiktim ve seni kaybettim, telefonda harcanan korkunc dakikalar ve birbirimizden uzakta gecen aylar boyunca. (bu cumlede trajik olmayan tek bir sey varsa, kaybetmek.) garip sey, zamanla iyilesiyor degil de curuyor gibiyim. garip sey, yanildim cunku canimi yakmak icin hayatimda olmana gerek yok. ama bunun da ustesinden gelecegim, biliyorum, cunku bunlari onceden de hissetmistim. belki de sadece erteledim, ertelerken yanlislikla sana carptim. sanirim bu en buyuk kabusum, tam kurtuluyorum dedigim an basa ve en basa donmek. iste tam olarak bu duyguya: binlerce yildir yasiyorum ve yapayalnizim.

baris manco'dan gamzedeyim deva bulmam caliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder