29 Ekim 2014 Çarşamba

bazen bir seyi gereginden fazla dusundugunde, zaman kavramini kaybediyor insan, biri gelip hatirlatincaya kadar. bende de oyle oldu. saymak istemedim, saymadim aylari. her gun bir gorevmis gibi tekrar kanattim orayi. kabuk tutmasin, iyilesmesin diye. iyilesirse beklenmeyecekti cunku artik. onun actigi yaranin onsuz iyilesebildigi kanitlanmis olacakti. -hayatin gercegiydi bunlar. niye abartiyorduk canim bu kadar?- hani herkesin bildigi, olum gibi bir sey olacak, ama kimse olmeyecekti. sureci geciktirmekti benim yaptigim. olum gibi olan seyi ertelemek. ama felaketi surekli taze ve diri tutmak: yasasin mazosizm! ama nicin? nicin vazgecmemek gercekten? boylesine tutunmak coktan tarihe gomulmus ihtimallere. hayat neden sahici insanlara hic acimiyor. ve ne kadar derinse o kadar kotu bitiyor. her kucuk naifliginiz icin korkunc cezalar cekiliyor. ve bazi hayalleriniz cok pahaliya patliyor.

bazen cevremdeki insanlarin ne kadar degistigini, artik baskalarina gulumsedigimi fark edip sasiriyorum. naber diyor, neler yaptin, hatirliyorum ki surekli zaman degismis yine, degisiyor. bazen ama, azimsanmayacak bir siklikla hem de, dayanamayip yine kanatiyorum yarayi. daha ne kadar surecek bu boyle bilmiyorum. hala cok zor geliyor. anlatamiyorum, gelip bogazimin dugumune oturuyor. yapilmasi gerekeni yapmis olmak insani rahatlatmiyor. cunku cok gec kalindi. bunlari dusunmek icin bile oyle gec ki. ama zaman kayip ve simdiler sonsuz yine, cok uzak bir zamandaki gibi ama hic hayal edemeyecegim bir sekilde. sen orda bensiz gulumserken. icim aciyor ama sucu ustlenecek kimse yok. koseye sikismisligim, caresizligim, sensizligim her seyi tekrar tekrar ustlendi, bir tek bu haric, icim aciyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder