13 Temmuz 2014 Pazar
ergenlik all over again
"bana "insanlar bizi takmiyor. biz de onlari takmayiz olur biter" demisti. aynen soyledigi gibi yapmam gerekiyor belki de. hayatimdaki varligi o kadar yetmiyor ki sanirim yoklugu daha az aci verecek."
"artik guzel sacmaliklar yazmak istiyorum."
"o duymayacak olsa bile baskalarina onun duymaktan hoslanacagi cumleler kuruyordum, agzimdan cikan her kelime beni ona yaklastiracakmis gibi..."
"bir de, insanlari kalabaliklastiranlarla yalniz birakanlar, hep ayni kisiler galiba. tanrim! insanlara guvenmek ne kadar da tehlikeli."
"u.'a olan bes yillik hislerim, bir telefon konusmasiyla, on bes dakikalik bir telefon konusmasiyla... bilmiyorum. kaldi oylece, havada asili. degersiz, onemsiz. kucuk dusuruldu. on bes dakika verdi bana. benimle ilgisi olmayan hayatinda, islerini yoluna sokabilmesi icin, icini rahatlatmam icin. ne hissettigimi onemsemedi."
"neden surekli bu 'yapacak cok isim var' hissi ve bunun hicbir sey yapmama izin vermeyecek derecede agir olusu? icim bin tane parcaya bolunmus de, hepsi baska sey yapmam gerektigini soyluyor gibi."
"bazen yorganin altinda, bazen de sokaklarda aglamak iyidir. saklanmaya alisik biriyseniz, sokaklari tercih edin, sarsilmis gerceklik duygunuzla mukemmel bir uyum kuracaktir. gozyaslarinizi silenlere duygusal baglilik duymamayi unutmayin tabi. basa sarmak istemeyiz."
"iyilesmem cok zaman aliyor. dusmemek icin yurumuyorum ben artik n."
"orda karsilikli oturup bira icerken, beni neden o role oturttugunu aciklamaya calisiyordu ve science of sleep'i anlatmaya basladi. adamin kizi cok sevmesine ragmen yaptigi dengesizlikleri, cekip gitmelerini. 'orda kiza soyledigi gibiydi; sen farkliydin, diger herkes sikiciydi, ya da cok ayniydi... hala baktigimda farkli geliyorsun bana, bilmiyorum.' dedi. o filmi beraber izleyecektik, ondan bahsettik biraz. two days in paris'te julie delpy kucukken okul yolunda etrafi, yapraklari, agaclari izlemekten okula hep gec kaldigini anlatirken aklina benim geldigimi soyledi. her seyi hatirliyor, benden de fazlasini, her seyi."
"egom azicik beslenmeyegorsun, bak hemen boyundan buyuk seylerin ozlemini cekiyor!"
"m. benim en sevdigim yalanciydi. soyledigi seylerin hepsine inanmayi sectigim, bir sekilde hak bile verdigim bir yalanciydi."
"dun b.'yi gordum. uzaktan. kutuphaneye dogru gidiyordum. o koseyi donuyordu. uzun uzun baktim arkasindan. onu unuttuguma sasirdim. aslinda hala yasiyor olmasina bile sasirdim. varligina. aklimdan oyle uzun suredir gecmemisti ki."
"kendimi supheye dusurmek icin sayisiz yontemlerim var. yalniz, bunu onunla konusurken yapmam gerekmiyor. cunku o da benim gibi biliyorum, onun icindeki 'sey' de tetikte, suphe duymak icin bekliyor hep. bu yuzden ona guvenmekten korkmam gerekmiyor."
"ya hala boyle dusunmuyorsa, diyorum sonra. sonsuza kadar oyle dusunmek zorunda degil ya. belki bosu bosuna isitiyorum icimi. birine soylenen sozlerin gecerlilik suresi ne kadar acaba? gecen gun eski defterimi okurken aklima takildi, fazla uzun oldugunu sanmiyorum."
"bugun i.'ya onu anlatirken dedim ki 'icimin buzlari eridi derler ya, belki tam erimedi ama sip sip damliyo uzerinden'. 'erimis erimis' dedi."
"birkac sene onceki seyda olsa, bundan buyulenirdi. simdi daha gercekciyim. buyulenmis degilim, gozlerim kamasmadi; gordugum sey cok guzel sadece."
"ama kendinden baska yakini yokmus insanin. kendine bile uzakmis kimi zaman."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder